Saturday, September 7, 2024

 

KARA KEDİ 2

 

Uyandı. Gözlerini açtığında ilk işi yan taraftaki sürahiye gitti. Bardağı doldurup sanki susuzluğu yıllardır devam ediyormuşçasına suyunu içti. Bugün yapacağı işleri düşündü. Herkes kalkmış mıydı acaba. Üstünü giyinip aşağı indi. Evet herkes kahvaltı sofrasındaydı. Hemen masaya geçti ve bir şeyler atıştırmaya başladı. Çok geçmeden hadi gidiyoruz diye bir ses geldi. İçini bir bıkkınlık sardı ve kendi kendine neden böyle bir işin ortasındayım diye düşündü. Neden çalışmam gerekiyor? Bu dünyada para kazanmadan çalışmayı kim niye takdir etsin dedi. Sonra sesini çıkarmadan kalktı ve diğerlerinin yanına yürüdü. Bugün gidecekleri yer biraz uzaktı. Yürürken dün yaşadıklarını tekrar anımsadı. Acaba deliriyor muyum dedi? Yol dedi kendi kendine. Sanırım uzun süre olacağım bir yol. İçi merakla doluydu. Acaba o kediyi bir daha görebilecek miydi. Bu dünyaya ait olmasını hissettirecek bir şeyler öğrenmek istiyordu ondan. Kopuşun biraz öncesinde bunları yaşaması onu epey bir sarsmıştı. Demek ki daha yolun başındaymışız dedi.

Öğleye doğru hafif bir yorgunluk da çökünce kendini bir ağaç gölgesine attı. Düşünmek için iyi bir ara dedi. Ama neyi düşünmek için. Kediyi mi yolu mu kendini mi dünyayı mı? Bazen hiçbir şeye anlam veremiyordu. Bu dünyayı saçmalıklar üzerine kurulu büyüğün büyük olarak, küçüğün ise küçük olarak kalmaya devam edeceği bir düzen üzerine kurulu sürekli tekrarlarla devam ettiğini düşünüyordu. Döngülerin asla değişmeyeceğini hissediyordu. Hem değişse acaba nolurdu. Küçük kalan her zaman öyle olduğunu bildiği için değiştiği anda güç zehirlenmesi yaşamaz mıydı? Büyük küçülürse kendini amansız dertlerin içinde bulup savaş açmaz mıydı eski haline dönebilmek için. Gerçi büyük veya küçük olmak neydi onun bile tanımı yok ki ben de dedi. Çok darda hissediyordu. Tanımlayamadığı her bir kavramın üstüne üstüne ağır ağır çöktüğünü düşünüyordu. Bu böyle nereye kadar gidecek. Ne zaman ve nasıl bu tanımları yapabileceğim dedi. derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve işine devam etmek için yola koyuldu.

Çok uzun boylu sayılmazdı. Düz saçları, ela gözleri ve bunun devamında bembeyaz bir teni vardı. Ama sıcakta ve güneşin altında çalışmaktan yanmıştı. Bu çalışmaların bu emeğin karşılığını nasıl alacaktı. Ne ile mükafatlandırılacaktı. Bilincinde ben farkındalığı oluşmaya başladığından beri bunu düşünüyordu. Bu dünyayadaki ben ne yapacaktı. Başka türlü düşünemiyordu. Derinlere dalmak, içinden geçen derin sözleri duyup düşünmek ona doğuştan gelen bir yetenek gibiydi. Etrafındaki insanların hiçbirinde böyle bir şey yoktu. Tek düşündükleri kazanacakları ve kaybetmek istemedikleri şeylere nasıl sahip çıkacaklarıydı. Sahi öyle bir konumda olsam ben de öyle düşünür müydüm dedi. Bir yanıt aradı ama bulamadı kendi içinde. Bu yanıtları nerde saklı olduğunu merak etti. Bu yanıtları bulmalıydı. Amacını ve kendini bulması gerektiğini düşündü. Kendini iyi hissetmiyordu. Bir anda başı dönmeye başladı, gözleri karardı ve olduğu yere yığıldı. Bilinci gitmişti. Kendini o simsiyah hiçliğin ortasında buldu tekrar. Hiç ses yoktu. Sessizliğin çığlıklarında boğuluyordu. Uzun bir süre öylece kaldı. Ayılmaya başlarken vücudunun sarsıldığını hissetti. Sanki ona tokat atıyorlardı. Gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Etrafındaki insanlar bir anda rahatlamışçasına noldu, iyi misin diye soru yığınlarıyla ona gelmeye başlamıştı. Sesinin tonunu hiç düşünmeden biraz umarsız iyiyim, gitmek istiyorum dedi. Odasına gidip yatağına uzanmak istiyordu. Neden böyle olduğunun farkına varamamıştı. İlk defa böyle bir şey yaşamıştı. Kalkıp yürümeye başladı, ona eşlik edilmesini isteyip istemediğini sorduklarında net bir hayır cevabı verdi.

Yola çıktı evine doğru yürüyordu. Öğle sonrası dağın arkasına geçen güneş etrafı biraz serinletmişti. Yolun kenarındaki ağaçlar bu duruma sevinircesine yapraklarını sallıyordu. Mutluluğu hissetti bu tabloyu görünce. Sanırım birçok insanın yaşamadığı bir şey bu diye düşündü. Yeşilin içinde olmak orada bulunmak. Oranın bir parçası gibi olmak. Kafasını eğerek yürüdü. Bakışları yine belirsizliklere gitmişti. Tek belli olan şey belirsizliğin içinde olduğuydu. Ve derken bir ses duydu arkasından. Dönüp baktığında dondu kaldı. Hayır delirmedin dedi kara kedi. Yolculuğun, yolculuğumuz yeni başladı. Göreceksin bize neler getirecek. Cevap vermeye yeltenecekken yeniden kayboluşunu izleyebildi sadece. İçini korku kapladı. Artık farkındaydı simsiyah bir kedinin onunla konuştuğuna. Kabullenemiyordu. Gözleri dolu dolu yoluna devam etmeye karar verdi. 

No comments:

Post a Comment

  Black Cat 2 He woke up. The first thing he did when he opened his eyes was reach for the jug of water next to him. He filled his glass and...