KARA KEDİ 2
Uyandı. Gözlerini açtığında ilk işi yan taraftaki sürahiye
gitti. Bardağı doldurup sanki susuzluğu yıllardır devam ediyormuşçasına suyunu
içti. Bugün yapacağı işleri düşündü. Herkes kalkmış mıydı acaba. Üstünü giyinip
aşağı indi. Evet herkes kahvaltı sofrasındaydı. Hemen masaya geçti ve bir
şeyler atıştırmaya başladı. Çok geçmeden hadi gidiyoruz diye bir ses geldi.
İçini bir bıkkınlık sardı ve kendi kendine neden böyle bir işin ortasındayım
diye düşündü. Neden çalışmam gerekiyor? Bu dünyada para kazanmadan çalışmayı
kim niye takdir etsin dedi. Sonra sesini çıkarmadan kalktı ve diğerlerinin
yanına yürüdü. Bugün gidecekleri yer biraz uzaktı. Yürürken dün yaşadıklarını
tekrar anımsadı. Acaba deliriyor muyum dedi? Yol dedi kendi kendine. Sanırım
uzun süre olacağım bir yol. İçi merakla doluydu. Acaba o kediyi bir daha
görebilecek miydi. Bu dünyaya ait olmasını hissettirecek bir şeyler öğrenmek
istiyordu ondan. Kopuşun biraz öncesinde bunları yaşaması onu epey bir
sarsmıştı. Demek ki daha yolun başındaymışız dedi.
Öğleye doğru hafif bir yorgunluk da çökünce kendini bir ağaç
gölgesine attı. Düşünmek için iyi bir ara dedi. Ama neyi düşünmek için. Kediyi
mi yolu mu kendini mi dünyayı mı? Bazen hiçbir şeye anlam veremiyordu. Bu
dünyayı saçmalıklar üzerine kurulu büyüğün büyük olarak, küçüğün ise küçük
olarak kalmaya devam edeceği bir düzen üzerine kurulu sürekli tekrarlarla devam
ettiğini düşünüyordu. Döngülerin asla değişmeyeceğini hissediyordu. Hem değişse
acaba nolurdu. Küçük kalan her zaman öyle olduğunu bildiği için değiştiği anda
güç zehirlenmesi yaşamaz mıydı? Büyük küçülürse kendini amansız dertlerin
içinde bulup savaş açmaz mıydı eski haline dönebilmek için. Gerçi büyük veya
küçük olmak neydi onun bile tanımı yok ki ben de dedi. Çok darda hissediyordu.
Tanımlayamadığı her bir kavramın üstüne üstüne ağır ağır çöktüğünü düşünüyordu.
Bu böyle nereye kadar gidecek. Ne zaman ve nasıl bu tanımları yapabileceğim
dedi. derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve işine devam etmek için yola koyuldu.
Çok uzun boylu sayılmazdı. Düz saçları, ela gözleri ve bunun
devamında bembeyaz bir teni vardı. Ama sıcakta ve güneşin altında çalışmaktan
yanmıştı. Bu çalışmaların bu emeğin karşılığını nasıl alacaktı. Ne ile
mükafatlandırılacaktı. Bilincinde ben farkındalığı oluşmaya başladığından beri
bunu düşünüyordu. Bu dünyayadaki ben ne yapacaktı. Başka türlü düşünemiyordu.
Derinlere dalmak, içinden geçen derin sözleri duyup düşünmek ona doğuştan gelen
bir yetenek gibiydi. Etrafındaki insanların hiçbirinde böyle bir şey yoktu. Tek
düşündükleri kazanacakları ve kaybetmek istemedikleri şeylere nasıl sahip
çıkacaklarıydı. Sahi öyle bir konumda olsam ben de öyle düşünür müydüm dedi.
Bir yanıt aradı ama bulamadı kendi içinde. Bu yanıtları nerde saklı olduğunu
merak etti. Bu yanıtları bulmalıydı. Amacını ve kendini bulması gerektiğini
düşündü. Kendini iyi hissetmiyordu. Bir anda başı dönmeye başladı, gözleri
karardı ve olduğu yere yığıldı. Bilinci gitmişti. Kendini o simsiyah hiçliğin
ortasında buldu tekrar. Hiç ses yoktu. Sessizliğin çığlıklarında boğuluyordu.
Uzun bir süre öylece kaldı. Ayılmaya başlarken vücudunun sarsıldığını hissetti.
Sanki ona tokat atıyorlardı. Gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Etrafındaki
insanlar bir anda rahatlamışçasına noldu, iyi misin diye soru yığınlarıyla ona
gelmeye başlamıştı. Sesinin tonunu hiç düşünmeden biraz umarsız iyiyim, gitmek
istiyorum dedi. Odasına gidip yatağına uzanmak istiyordu. Neden böyle olduğunun
farkına varamamıştı. İlk defa böyle bir şey yaşamıştı. Kalkıp yürümeye başladı,
ona eşlik edilmesini isteyip istemediğini sorduklarında net bir hayır cevabı
verdi.
Yola çıktı evine doğru yürüyordu. Öğle sonrası dağın
arkasına geçen güneş etrafı biraz serinletmişti. Yolun kenarındaki ağaçlar bu
duruma sevinircesine yapraklarını sallıyordu. Mutluluğu hissetti bu tabloyu
görünce. Sanırım birçok insanın yaşamadığı bir şey bu diye düşündü. Yeşilin
içinde olmak orada bulunmak. Oranın bir parçası gibi olmak. Kafasını eğerek
yürüdü. Bakışları yine belirsizliklere gitmişti. Tek belli olan şey
belirsizliğin içinde olduğuydu. Ve derken bir ses duydu arkasından. Dönüp
baktığında dondu kaldı. Hayır delirmedin dedi kara kedi. Yolculuğun,
yolculuğumuz yeni başladı. Göreceksin bize neler getirecek. Cevap vermeye
yeltenecekken yeniden kayboluşunu izleyebildi sadece. İçini korku kapladı.
Artık farkındaydı simsiyah bir kedinin onunla konuştuğuna. Kabullenemiyordu.
Gözleri dolu dolu yoluna devam etmeye karar verdi.
No comments:
Post a Comment